Bu çözüm, ancak çağdaş üretken güçlerin toplumsal niteliğinin eylemle (fiilen) tanınmasında ve bundan ötürü, üretim, mal edinme ve değişim tarzları ile üretim araçlarının toplumsallaştırılmış niteliğinin uyumlu hale getirilmesinde bulunabilir. Ve bu, bir bütün olarak toplumun denetimi ayrı tutulursa, her türlü denetimin dışına taşan üretken güçlerin mülkiyetini toplumun açıkça ve doğrudan doğruya ele almasıyla olabilir. Üretim araçlarının ve ürünlerin toplumsal karakteri, bugün üreticilere karşı bir durum almıştır; bütün üretimi ve değişimi dönemli olarak bozmaktadır; tıpkı zorla ve yıkıcılıkla çalışan kör bir doğa yasası gibi işlemektedir. Ama üretken güçlerin yönetimini toplumun ele almasıyla, üreticiler, üretim araçlarının ve ürünlerin toplumsal karakterinden, onun özünü tümüyle kavrayarak, yararlanacaklardır; ve onlar bir karışıklık ve periyodik çökme kaynağı olacak yerde, üretimin kendisi için en güçlü kaldıraç olacaktır.
Etkin toplumsal güçler, kendilerini bilmediğimiz ve hesaba katmadığımız sürece, tıpkı doğal güçler gibi, körü körüne, zorla, yıkıcılıkla işler. Ama onları bir kez anladığımız, işleyişlerini, yönlerini, etkilerini bir kez kavradığımız zaman, onları öz isteğimize gittikçe daha çok bağımlı kılmak ve onların aracılığıyla öz amaçlarımıza varmak, yalnız bizim kendimize bağlıdır. Ve bu, günümüzün büyük üretken güçleri için özellikle geçerlidir. Bu toplumsal eylem araçlarının özünü ve karakterini anlamaktan inatla kaçındığımız sürece – ve bu anlama işi, kapitalist üretim tarzının ve onun savunucularının hiç hoşuna gitmez– bu güçler bize karşın, bize karşıt bir durum alarak işler, yukarda ayrıntılarıyla gösterdiğimiz gibi, bize egemen olur.
Ama onların doğasını bir kez anlayınca, onlar, birlikte çalışan üreticilerin ellerinde egemen kötülük tanrıları olmaktan çıkıp gönüllü hizmetçilere dönüşebilirler. Fark, fırtınalı havadaki yıldırım elektriğinin yıkıcı gücü ile telgrafta ve elektrik arkında kumanda altına alınmış elektrik arasındaki fark gibidir; yangın ile insanın hizmetinde yanan ateş arasındaki fark gibidir. Bugünün üretken güçlerinin gerçek doğasının tanınmasıyla, sonunda, üretimdeki toplumsal anarşi, yerini, topluluğun ve her bireyin gereksinmelerine göre, belirli bir plana dayanan üretimin toplumsal düzenine bırakır. O zaman, ürünün önce üreticiyi ve sonra mal edineni köleleştirdiği kapitalist mal edinme tarzı yerine, ürünlerin modern üretim araçlarının niteliğine dayanan mal edinilmesi; bir yandan üretimi sürdürme ve genişletme araçları olarak, doğrudan doğruya toplumsal mal edinme; öte yandan da, geçim ve eğlence araçları olarak, doğrudan doğruya bireysel mal edinme geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.