Kapitalist üretim tarzı, daha kökeninde, kendiliğinden varolan uzlaşmaz, karşıtlığın bu iki biçiminde kendisini gösterir. Önce Fourier'nin bulduğu bu "kısır döngü"den asla kurtulamaz. Fourier'nin kendi çağında göremediği şey, bu döngünün yavaş yavaş daraldığı; hareketin daha çok bir sarmal çizdiği ve, gezegenlerin hareketinin dönülen merkezle çarpışarak sona ermesi gibi, bir sona varmak gerektiğiydi, insanların büyük çoğunluğunu gitgide proleterler durumuna dönüştüren şey, üretimdeki toplumsal anarşinin itici gücü, ve sonunda üretimdeki anarşiye bir son verecek olanlar da, proleter yığınlardır. Büyük sanayideki makinelerin sonsuz yetkinleşme anıklığını, tekbaşına alınmış her sanayici kapitalist için, onu yıkım tehdidi altında kendi maşinizmini gitgide daha da yetkinleştirmeye zorlayarak, buyurucu bir yasa durumuna dönüştüren şey, üretimdeki toplumsal anarşinin itici gücüdür.
Ama makinelerin yetkinleşmesi, insan emeğini gereksiz kılıyor. Makinelerin kullanılması ve çoğalması, birkaç maki; ne işçisinin milyonlarca el işçisini yerlerinden etmesi demekse; makinelerin geliştirilmesi, gittikçe artan sayıda makine işçisinin kendi kendilerini yerlerinden etmesi demektir. Bu, sonunda, kullanılmaya hazır ücretli işçilerin, sermayenin ortalama gereksinmesini aşan sayıda ortaya çıkması; 1845'te dediğim gibi,[51*] sanayinin son hızla çalıştığı zamanlarda kullanılmaya hazır tam bir yedek sanayi ordusunun oluşması; ve o kaçınılamayan çatırtı kopunca bunların sokağa atılması; sermayeye karşı vermekte olduğu varolma savaşımında işçi sınıfının sırtına ezici bir yük vurulması; ücretleri sermayenin çıkarlarına uygun bir düşük düzeyde tutmak için bir düzenleyici demektir. Marx'ın deyişiyle, makinelerin, sermayenin işçi sınıfına karşı savaşımında en zorlu silah haline gelmesi; emek aletlerinin, emekçinin elindeki geçim araçlarını sürekli olarak zorla çekip alması; işçinin öz ürününün, işçiye boyun eğdiren bir araca dönüşmesi, işte böyle olmaktadır.[52*] Emek aletlerinin tutumlu kullanımının, aynı zamanda, başlangıçtan beri, emek-gücünün hiç umursanmadan boşuna harcanması; ve emeğin görevini yaptığı normal koşullara dayanan soygunculuk halini alması; emek-zamanını kısaltmak için en güçlü araç olan makinelerin, emekçinin ve ailesinin zamanının her anını, sermayenin değerini artırması için kapitalistin buyruğuna sokan en şaşmaz araçlar olması, işte böyle gerçekleşmektedir.[53*] Bazılarının aşırı çalışmasının, başkalarının boş gezmesinin önkoşulu halini alması, ve bütün dünyada yeni tüketiciler arayan modern sanayinin, kendi ülkesindeki yığınların tüketimini açlıktan ölmeyecek en düşük düzeyde kalmaya zorlaması, ve bu yüzden kendi öz yurdundaki pazarı yıkması, işte böyle olmaktadır. "Nispi artı-nüfusu ya da yedek sanayi ordusunu, birikimin büyüklüğü ve hızı ile her zaman dengeli durumda tutan yasa, emekçiyi, sermayeye, Vulcan'ın Prometheus'u kayalara mıhlamasından daha sağlam olarak perçinler. Sermaye birikimine tekabül eden bir sefalet birikimi yaratır. Bu yüzden, bir kutupta servet birikimi, öbür kutupta, yani kendi emeğinin ürününü sermaye şeklinde üreten sınıfın tarafında, sefaletin, yorgunluk ve bezginliğin, köleliğin, bilisizliğin, zalimliğin, akli yozlaşmanın birikimi ile aynı anda olur." (Marx’ın Capital'i [Sonnenschein & Co.], s. 671.[54*]) Ve kapitalist üretim tarzından, ürünlerin bir başka türlü bölüştürülmesini beklemek, bir bataryanın elektrotlarının bataryaya bağlı oldukları sürece, asitli suyu ayrıştırmamasını, oksijeni artı, hidrojeni eksi kutupta açığa çıkarmamasını beklemekle birdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.