13 Ocak 2014 Pazartesi

2. AŞIRI-ÜRETİM, BUNALIMLAR, SERMAYENİN YOĞUNLAŞMASI

Modern makinelerin durmadan artan yetkinleşebilirliğinin, toplumsal üretimdeki anarşi ile, her sanayici kapitalisti, kendi makinelerini durmadan iyileştirmekle, onların üretken gücünü durmadan artırmakla yükümlü tutan zorun, bir yasa haline geldiğini görmüştük. Üretim alanını genişletmenin kıt olanağı, kapitalist için buna benzer zorunlu bir yasaya dönüşür. Modern sanayinin pek büyük genişleme gücü, –ki bunun yanında gazların genişlemesi gerçekten çocuk oyuncağı kalır–, tüm direnmeyle alay eden bir nitel ve nicel genişleme zorunluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu direnme tüketimden, sürümden, modern sanayi ürünlerinin pazarlarından gelir. Ama pazarların yaygın ve yoğun genişleme yeteneğini yöneten yasalar tümüyle farklıdır ve daha düşük güçlü işlemektedir. Pazarların genişlemesi, üretimin genişlemesine ayak uyduramaz. Çatışma kaçınılmaz olur ve kapitalist üretim tarzı ortadan kaldırılmadığı sürece, herhangi bir gerçek çözümle sonuçlanamayacağı için, çatışmalar dönemli olur. Kapitalist üretim, başka bir "kısır döngü" doğurur. 

Gerçekten, ilk bunalımın çıktığı 1825'ten beri, bütün sınai ve ticari alem, bütün uygar ulusların ve onların azçok barbar çanak yalayıcılarının ülkelerindeki üretim ve değişim, aşağıyukarı her on yılda bir, çığrından çıkmaktadır. Alışveriş durmakta; pazarlar malla dolup taşmakta; satılamayacak kadar çok olan ürünler birikmekte; kredi kesilmekte; fabrikalar kapanmakta; işçi yığınları, gereğinden çok geçim aracı ürettikleri için, geçim araçlarından yoksun olmaktadır; iflaslar iflasları, hacizler hacizleri kovalamaktadır. Durgunluk yıllarca sürmekte; üretken güçler ve ürünler, birikmiş meta yığını epeyce değerden düşerek sonunda elden çıkarılıncaya, üretim ve değişim giderek yeniden canlanmaya başlayıncaya kadar, büyük ölçüde boşa harcanmakta ve ortadan kaldırılmaktadır. Gidiş, yavaş yavaş hızlanmakta, tırısa dönüşmektedir. Tırıstaki sanayi, eşkin gitmeye başlamakta, eşkin gidiş, tam bir sınai ve ticari kredi ve spekülasyon engelli yansının dolu dizgin dörtnalına gelişmekte, ve bu da, sonunda, boyun kıran atlayışların ardından, başladığı yerde –bir bunalım çukurunda– bitmektedir. Ve bu, durmadan yinelenmektedir. 1825'ten beri beş kez başımızdan geçen bu hal, şimdi (1877) altıncı kez başımıza geliyor. Ve bu bunalımların karakteri öylesine açıkça belirmektedir ki, Fourier, onların ilkine "crise pléthorique", bolluktan doğan bunalım, dediği zaman, hepsine uygun düşen tanımı yapmıştır. 

Bu bunalımlarda, toplumsallaştırılmış üretim ile kapitalist mal edinme arasındaki çelişki, korkunç bir patlamaya varır. Meta dolaşımı, o an için, durmuştur. Dolaşım aracı olan para, dolaşım için bir engel olur. Bütün meta üretim ve dolaşım yasaları altüst olmuştur, çatışma doruğuna ulaşmıştır. Üretim tarzı, değişim tarzına karşı ayaklanmış durumdadır. 

Fabrika içindeki toplumsallaştırılmış üretim örgütünün kendisiyle yanyana bulunan ve kendisine egemen olan o toplumdaki üretim anarşisi ile bağdaşmaz hale geldiği noktaya kadar gelişmesi olgusu, bunalımlar sırasında, büyük birçok kapitalistin ve daha da çok sayıda küçük kapitalistin yıkıma uğraması ile ortaya çıkan zorlu sermaye yoğunlaşması gerçeğini, kapitalistlerin kendilerine de kabul ettirmiştir. Kapitalist üretim tarzının bütün mekanizması, kendi öz yaratıları olan üretken güçlerin baskısı altında işlemez olur. Bütün bu üretim araçları kitlesini sermayeye dönüştürmeye artık güç yetiremez. Üretken güçler boş durur, ve aynı nedenle, yedek sanayi ordusu da boş durmak zorundadır. Üretim araçları, geçim araçları, çalıştırılmaya hazır emekçiler, üretimin ve genel servetin bütün bu öğeleri, bol bol vardır. Ama "bolluk, sıkıntının ve yoksunluğun kaynağı olur" (Fourier), çünkü üretim ve geçim araçlarının sermayeye dönüşmesine asıl engel olan şey odur. Çünkü kapitalist toplumda, üretim araçları, ancak önce sermayeye, insan emek-gücünü sömürme araçlarına dönüştükleri zaman işleyebilirler. Üretim ve geçim araçlarının bu sermayeye dönüşme zorunluluğu, onlarla işçiler arasında bir hayalet gibi durur. Üretimin maddesel ve kişisel kaldıraçlarının biraraya gelmesini önleyen yalnız odur; üretim araçlarının işlemesini, işçilerin çalışmasını ve yaşamasını yasaklayan yalnız odur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.