13 Ocak 2014 Pazartesi

İNGİLİZ PROLETARYASININ ORTAYA ÇIKIŞI

Sınai devrim, büyük bir sınai kapitalistler sınıfı ile birlikte, ondan çok daha kalabalık bir sınai işçiler sınıfı yaratmıştı. Bu sınıf, sınai devrimin çeşitli yapım işlerine birbiri ardına elkoyduğu oranda kalabalıklaştı; ve gücü de aynı oranda arttı. Bu güç, direngen bir parlamentoyu, işçi birliklerini yasaklayan yasaları yürürlükten kaldırmayı zorlayarak, daha 1824'te, kendisini gösterdi. Reform karışıklığı sırasında işçiler, reform yandaşlığının köktenci kanadını oluşturdular; 1832'de çıkarılan yasa, kendilerini oy hakkından yoksun bırakınca, isteklerini Halk Buyrultusunda (People's Charter) açıkça dile getirdiler, ve Tahıl Yasalarının kaldırılmasından yana olan büyük burjuva partisinin karşısında modern çağların ilk işçi partisi olan bağımsız bir partide, çartistler adı altında örgütlendiler. 

Sonra, 1848 Şubat ve Mart Kıtasal devrimleri oldu; işçi sınıfı, bu devrimlerde pek öneli bir rol oynadı ve, hiç değilse Paris'te, kapitalist toplum bakımından hiç kabul edilmez istekler ileri sürdü. Ve sonra genel tepki başladı. Önce 10 Nisan 1848'de çartistlerin bozgunu, sonra aynı yılın haziranında Paris işçi ayaklanmasının bastırılması, daha sonra İtalya'da, Macaristan'da, Güney Almanya'da 1849 felaketleri ve en sonunda 2 Aralık 1851'de Louis Bonaparte’ın Paris'e karşı zaferi. İşçi sınıfı umacısının istekleri, hiç değilse bir süre için sindirildi, ama ne pahasına! Aşağı halkın,dinsel bir ruh durumu içinde tutulmasının gereğine daha önceden inanmış olan İngiliz burjuvazisi, bütün bu deneyimlerden sonra, bunun gereğini kimbilir ne kadar yakından duymuş olmalıdır! İngiliz burjuvası, Kıtali arkadaşlarının küçümseyerek dudak bükmelerini önemsemeden, aşağı sınıflara İncil'i öğretmek için her yıl binler ve yüz binler harcamayı sürdürdü, kendi yerli dinsel araçlarını pek yeterli bulmayarak, din ticareti alanında en büyük örgütçü olan Brother Jonathan'dan40 yardım diledi, ve Amerika'dan revivalizm,41 Moody ve Sankey vb. ithal etti; ve sonunda, ilkel hıristiyanlığın propagandasını yeniden canlandıran, yoksulların cennetlik kılınması için yakaran, kapitalizmle dinsel bir tarzda savaşan ve böylelikle, ilkel hıristiyanlığın uzlaşmaz sınıf karşıtlığı öğelerinden birini bağrına basan, ve günün birinde, o sırada kendisini desteklemek için hazır para bulan varlıklı kişilerin başına bela olabilecek Selamet Ordusunun tehlikeli yardımını kabul etti. 

Burjuvazinin, politik gücü, feodal aristokrasinin ortaçağ boyunca elinde tuttuğu o kendine özgü biçimde, hiçbir Avrupa ülkesinde –hiç değilse uzun denebilecek bir süre– ele geçirememesi, tarihsel gelişim yasalarından biri olarak görünüyor. Feodalizmin tümüyle yok edildiği Fransa'da bile, burjuvazi, genellikle, hükümeti ancak çok kısa dönemler için ele geçirdi. Louis-Philippe'in saltanatı sırasında, 1830-48, burjuvazinin çok küçük bir kesimi, krallıkta seçmen olabilme koşullarının ağırlığı yüzünden oy hakkından yoksun kalan büyük kesiminden42 çok daha egemen oldu. İkinci Cumhuriyette, 1848-51, burjuvazinin tümü, ama ancak üç yıl, yönetimde bulundu; yetersizliği ikinci imparatorluğa yolaçtı. Burjuvazi, bir bütün olarak ancak Üçüncü Cumhuriyette yönetimi yirmi yılı aşkın bir süre elinde tuttu; şimdiden kuvvetli çöküş belirtileri göstermektedir.43 Burjuvazinin sürekli bir saltanatı, ancak feodalizmin hiç bilinmediği ve toplumun, daha başlangıcında, burjuva bir tabana dayandığı Amerika gibi ülkelerde olabilmektedir. Kaldı ki, Fransa'da ve Amerika'da bile, burjuvazinin ardılları, işçiler, daha şimdiden kapıya dayanmışlardır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.